5 Ekim 2010

Seni değil , Tenini Seviyorum...

Ne aşklar yaşandı şu berbat ve vasatı aşamayan yaşamların ortasında. Her birinin farklı hikâyesi var oturup dinlersen eğer. Kimi terk edilmiş, kimi terk etmiş. Ama sorarsan üstüme fazla düşseydi geri dönerdim yahut barışırdık diyorlar. Ama bu cümlelerin yerine Küçük İskender’in söylediği bir söz var onu koymak istiyorum, “Seni” seviyorum kelimesi artık yerini değiştirmiş ve “tenini” seviyorum olmuştur.



Her şey net bir biçimde ortada, aşkların birçoğu ten sevgisi. İkinci gül el ele tutuşmalar öpüşmeler sevişmeler her şeyin özetidir. Yaşları daha 18 olmayan genç kızlar genç erkekler cinselliği daha erken yaşlarda yaşamanın peşindeler buna en büyük örnek Haydar Dümen’e Posta gazetesinde sorulan sorular aslında. “Haydar abi ben 17 kız arkadaşım 16 yaşında ve cinsel ilişkiye girdim sevgilimin gece kanaması olmuş. Acaba hamile kalmış mıdır?” Ne kadar net bir biçimde ortaya çıktı şimdi seni seviyorum kelimesi.


Bunları yazarken 70 ve 80li yıllar geldi aklıma, duyduklarım o kadar özel şeylerdi ki büyüklerimden, gerçek aşkın aslında o zamanlar var olduğunu daha iyi anladım. O yıllarda gerek çevresel baskı gerekse siyasal baskı yüzünden sevgililik yaşamak neredeyse imkânsızdı. Sadece bakışabilirdin ve bir şekilde mektup yazar iletirdin. Ama şimdi öyle mi? Sokakta görüp yanına gitsen sana hiç hayır demeyecek nerdeyse altında araban üzerinde marka Jean pahalı parfümler ve pahalı giysilerin varsa. Sevginin adı marka olmuş aslında bir noktada.


Nitekim inanmak istiyorum – istiyoruz gerçek aşklara cinselliği son plana atılan aşklar görmek istiyoruz yaşamlarımızda. Belki de bu yüzden bu kadar basit ve sığ bir yaşama sahibiz. Neyse ki eskiler halen hayatta da bize geçmiş aşkları anlatıyorlar, neyse ki TV‘ler biraz makul davranarak harika aşk hikâyelerini dizi film olacak çekiyorlar.


Eh bizde o nimetlerden yararlanıyoruz tabii ki. Biraz gülünç ve alaycı bir şekilde “hey gidi hey aşka bak aşka, gözlerim yaşardı.” Söyleniyoruzdur kendi kendimize.


Belki bu işaret olabilir artık gerçek aşkı yaşamamız için…






Emre Haliloglu






7 yorum:

  1. ne kadar güzel söylemiş küçük iskender ! güzel yazı bu arada benim hatunum yazısı da fenaaa ! =)

    YanıtlaSil
  2. O tarz aşk yaşayanlar da zaten "öyle" tiplerle takılırlar abi. Elbet vardır eski aşklardan kırıntılar yaşayabilenler.

    YanıtlaSil
  3. Taha'cım öyle tipler artık çoğaldı, eski aşk kırıntıları yaşamak nerdeyse imkansızlaştı.. Yıldırım aşkına tutulmuşlardır ondan birlikte olmak için acele ediyorlar diyesim geliyor ama kendime yalan söylemek istemiyorum (=

    YanıtlaSil
  4. "neyseki eskiler hayatta da bize geçmiş aşkları anlatıyorlar".onları dinleyen son nesiliz biz.üzülüyorum önümdeki gençliğe......

    YanıtlaSil
  5. Yaşımın genç olmasına rağmen ben bile üzülüyorum..
    Ama eskileri dinledikçe ümitleniyorum...
    Teşekkürler..

    YanıtlaSil