10 Ocak 2011

Hangi Şık ?

Birden fazla olmanın derin bir anlamıymış seninle olabilmek. Uçsuz bucaksız yerleri seninle keşfedebilmek, insanları anlayabilmek ve onlara kendini anlatabilmekmiş asıl marifet. Sonuna gelinen her yol birden fazla cadde ve sokağa denk geliyor. Bir cadde aydınlıksa bir sokak muhakkak karanlığa denk geliyor. Her seferinde aydınlığı seçmek yerine karanlığı seçmek mi marifet? Sen aydınlığın izinden giderken neden ben seni takip edemiyorum? Neden senin izinden gelemiyorum? Saçların sokak lambasının altında bir başka güzel, gölgen bile âşık olunabilecek bir nesne. Ama bu marifet değil ki! Sen âşık olunması zor birisin. Sana âşık olabilmek için tüm karanlıklardan tüm çıkmaz sokaklardan geçmek gerekir. Basit biri olsaydın keşke. Neden bu kadar zorsun? Anlayamıyorum. Kafam karışıyor durduk yere. Birden fazla soru geliyor aklıma senle ilgili. Hani diyorum belki. Ama bu belki hep hüsranla bitiyor. Kimliğimi kaybettim sokaklarda seni ararken. Şimdi kimliği meçhul biri oldum. Bir tek adımı biliyorum ve sana âşık olduğumu. Onun dışında bir sen hatırlıyorum, gözleri güzel ruhu özel ve kalbi, kalbi her şeyden özel. Var mı senden başka bir sen daha bu dünyada? Varsa söyle lütfen! Gücüm yok senin karşına çıkmaya. Utangaç yanım ortaya çıkıyor seni görünce yüzüm kızarıyor ellerim terliyor. Gözlerim, gözlerim her zamankinden daha buğulu oluyor.



Her kadın farklıdır bilirim. Ama sen hepsinden farklısın. Sanki özenilerek yaratılmışsın. Birçok kişinin sahip olamadığı kalbe sahipsin ve onu korumakla yükümlüsün. Ya ben? Ya ben neye sahibim ki? Daha karşına çıkıp sana “Seni düşünmeden geçirdiğim 1 dakikam bile yok” diyemiyorum! Bunu diyemeyen bir insan neye sahip olabilir ki? Sadece senin varlığına sahibim. Ondan ötesi faili meçhul bir cinayet sanığını aramak gibi…Oysa bir umuttu hep içimde yeşerttiğim. Kırlarla uzanıp gün batımını izlerdim seni yanımda hayal ederek. Gönlüm tek parça oluyordu o anlarda. Ama seni göremediğim zaman kapkara bir karanlık her yanımı sardı. Gün batımını bile izleyemez oldum. Tozlu yollarda buldum kendimi biranda Dilimde bir şarkı mırıldanıyorum. “ Her yer karardı korkma sarıl bana dünya yalan ama boş ver elimi tut. Her şey bitebilir korkma sarıl bana her şey yalan ama boş ver elimi tut. Herkes kalleş korkma sarıl bana bu gece çok soğuk boş ver elimi tut.” Diye.



Korkmazdım aslında karanlık yollardan. Çünkü karanlık yerlerde yüreğimdeki aşkın ışığı aydınlatırdı etrafımı. Ve senin gölgen yolumu gösterirdi her zaman. Biliyorum amansız ve zamansız bir yaşamda karsılaştık. Ben hiç istemezdim böyle olsun. Hep arardım aşkı ama istemezdim. Çünkü sen gibi birinin olmasını isterdim. Ama bulamazdım sen gibi birini. Sen hep hayaldin benim için. Hayallerimde oluşturduğum ve bir hayalin bizzat kendisine âşık olurdum. Ama şimdi bakıyorum da sen hayalimden çıkıp gerçeğe dönüşmüşsün. Bırak sarılıp dokunmayı sesini duymak bile korkutuyor beni. Dur, böyle dedim diye kızma bana. Bunca sene beklerken seni, korktum hep. Korkum gereksiz biliyorum. Şimdi içinden sitem ediyorsun bana. “Deli çocuk keşke, keşke arasaydın beni, ben beni hayal ettiğin yerdeydim senden uzağa gidemedim ki, kaçamadım ki senden. Senin beni beklediğin gibi bende seni bekledim düşlerimde. Senin beni aradığın gibi bende seni aradım durdum başka gözlerde başka tenlerde başka kalplerde.” Her yanlışım sana biraz daha yaklaştırdı beni. Sanki aşkın sınavına girmiş gibiyim. Her yanlış başka bir yanlış şıkkı yok ediyor. Geriye ne kaldı o zaman?


Emre Haliloğlu

05.07.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder