26 Haziran 2011

Askerin İlk Mektubu..!

  Bazı anlarda hayatımın akışını getirirdim gözlerimin önüne. O buğulanmış yaşam penceremden hayata bakmaya çalışırdım net bir biçimde..Görebildiklerim hep fluydu..Netliğin yerini sisler almış, sislerin ardında da çırpınan fakat bir türlü camın buğusunu aşamayan bir yaşam vardı.. Yaşam soğuk havanın etkisine kapılarak sisler eşliğinde yavaş yavaş ölüyordu..Su gibi akıp giden zaman, penceremin camından hızlı bir film şeridi edasıyla geçip gidiyordu..Yakalayabildiğim film kareleri hafızamın en ücra köşelerinde yerini alıyordu, yıllar sonra meydana çıkabilmek adına.Sanki mevsimler yer değiştirdiğinde zihnime sakladığım her şey gün ışığına çıkacaktı..! Fakat her şey o kadar kolay değildi..!


  Kum saatinin ters düz edilmesi anında geçip giden zaman, bir süre hayatları perişan ediyordu..Vereceği ne varsa bir kenara bırakmış sadece alacaklarıyla meşguldü..Aldıkça doymuyor aksine daha doyumsuz ve yetinmesini bilmeyen bir hale geliyordu..Hayat sıkılmıştı bu durumdan bunalmış ve üzülmüştü..!Bir çözüm arıyor hayatını yaşamın elinde ki zamandan kurtarmak istiyordu..Ama atılan her adım icraata geçen her düşünce hüsranla karşılaşarak mağlup oluyordu..! Zihninde yaşanmış hayattan saklanan kareler hiç fayda etmiyordu kurtuluşa, yıkım ve hüsran getiriyordu hep..!


  Uzaklarda beklenen yaşam bir anda kapının eşiğinde beliriyordu büyük karanlık bir gölge gibi. Sanki; dev aynasından çıkarak gelmişti. O kadar kocaman duruyordu ki karşımda ayaklarını ve başını göremiyordum..Bir süre karşısında titredikten sonra ellerini yanaklarıma doğru uzatarak, "korkma yaşam şimdi başlıyor çalacağı ne varsa alacağı ne varsa hepsini şimdilerde senden alacak ve sen karşı koyamayacaksın" diyerek gülmeye başlıyordu..! Korkudan ödüm patlayacaktı neredeyse, ağlamamak için kendimi sıkıyor diş etlerim sinirden kanamaya başlıyordu..En büyük korkum karşımda duruyor ve ben hiç bir şey yapamıyordum..! Sadece bir kelime edebildim "Neden şimdi ?"..!


Emre Haliloğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder